SİYASETİN DİLİ...

Bu terazi, hiç dengeye oturmayacak mı?
Hep bir uçtan öteki uca savrulmak zorunda mı ibreler?
Merkezde olunmasa bile.. makul bir çizgide olunmayacak mı?
Bir duygu, bir düşünce, bir söz ya da bir tercihle,
Bir başkası da olsa kendi insanını.. çekmek yerine itmek..
Kimler ya da neler adına? Değer mi?
Bir uçtan öteki uca.. bu hengâme.. bu savrulma..
Tam ortada duramasa bile.. bu toplumsal saatin sarkacı,
Ortalarda bir yerde durmayacak mı?
Sular hiç durulmayacak mı?

Duygular..
Sert, keskin, kontrolsüz..
Sınırları aşan, öfke dolu, nefret dolu, sevgi fakiri..
Olumsuz duygular yoğun, olumlu duygular en alt düzeye inmiş ..
Duygular, uçlarda olmak zorunda mı?

Düşünceler..
Acımasız, merhametsiz, önyargılara mahkum..
Diğergâmlık hak getire..
Sempati zaten yok, empati de neymişki?
Düşünceler, ne zaman dengeli olacak?

Sözler..
Birkaç saat veya birkaç gün sonra değil..
Belki yıllarca.. saydırdığı insanın yüzüne bakamayacağı..
Ve başı öne eğdirecek derecede ağır sözler...
Konuşmalar.. itici, incitici, yaralayıcı.. tahkir ve tezyif dolu..
Ötekileştirici ve ayrıştırıcı olmak zorunda mı?

Tercihler..
Diğerini yok sayıcı, tek doğruyu kendisi zanneden..
Bir başkasını öteki sayan, öteleyen, iteleyen..
Anlık veya dönemlik tercihleri.. geçici arayışlar değil de
Hayati derecede ölümcül tercihler kabul ederek
Ölümcül mücadele örneği vermek..
Uçlarda boğulmak değil de nedir?

Değerlerimiz..
Kişisel amaçlara hizmet edecek şekilde ve sinsice
Cümleler arasına yerleştirilerek bu amaç gizlenmekte..
Her bir kesim.. aynı yöntemi uygulamaya kalkıştığında,
Çatışan taraflar belli ölçüde kazanabilirler..
Amaçlarına ulaşmış olabilirler.. ancak
Sonuca baktığımızda,
Çatıştırılan şeylerin.. değerlerimizin, bir de..
Hoşgörü ve uzlaşma kültürümüzün ağır derecede zedelendiğini,
Çatışma ortamını seyreden ve değerlerden bîhaber gençlerimize
Çok kötü mesajlar verildiği akıllara bile getirilmeksizin
Vargüçleriyle çatışıyor.. sanki savaşıyor gibi
Amansız bir mücadele yapıldığını görmekteyiz..
Tâki kazanana dek..
Kimler kazanıyor? Falan ya da filan kesim..
Neler ya da kimler kaybediyor?
Toplumsal ahlak.. barış.. ve huzur ortamı kaybediyor..
Hoşgörü.. uzlaşma.. kardeşlik duyguları kaybediyor..
Bu değerlerle birlikte toplumun bütünü kaybediyor..
Ortak değerlerimize bu denli bilerek zarar verenlerin..
Bilahare zararlarını telafi edeceğini düşünmek..
Biraz fazla iyimserlik değil mi?
Bugüne değin hep böyle olmadı mı?
Neden aynı ağır bedelleri ödedikten sonra,
Hiçbir şey olmamış gibi
Tekrar tekrar başa dönülmesine dur demiyoruz?

Bu lâzimeleri yalnızca vitrine çıkan insanlardan beklemek,
Onların insafına bırakmak.. belki de yanlışın büyüğü..
Kronik soruna dönüşmüş bir davranış biçimi bu..
Malum, insanımız, kavgayı ve kavga edenleri seyretmeyi sever,
Ama kavga edenlere oy vermez..(...!?)
Bu gerçeğin içinde saklı acı reçeteyi biz açalım:
Madem kavga edenleri seyrediyorsunuz ama oy vermiyorsunuz..
"Yetti artık!" deyin ve akabinde,
Ya kavga edenlere oyunuzu verin.. kavgayı devam ettirin..
Kavgayı seyretmenin de keyfini(?) yaşayın..
Ya da.. oy vermeyecekseniz kavgayı seyretmeyin..
Ki seyreden kalmadı artık deyip bir daha kavgaya tutuşmasınlar..
Ya da.. mevcut duruma devam..
Yani hem kavgayı seyredin.. hem de kavga edenlere oy vermeyin.. amaa..
Sonuçta ortaya çıkacak herhangi bir olumsuzluktan da,
Şikayete hakkınız olmadığını bilin..

Tercihler yapıldıktan sonra,
"Nasıl olsa gider, bir özür diler, başa döneriz" düşüncesi ise,
İşlenen suçun ağırlık derecesini daha da artırıyor.
Bunun yerine sosyal bir sorumluluk görevi düşüyor, hepimize..
Önerim şudur:
Şayet.. seçim meydanlarında, muârızı, rakibi hakkında
Kötü sözler sarfeden bir siyasetçiyi alkışlamak yerine..
Oy vereceğiniz partinin genel başkanı da olsa..
Örneğin derin bir sessizlik.. ya da topluca "çok ayıp" demek..
Tahkire/hakarete, tezyife/aşağılamaya varan sözler karşısında ise..
Örneğin, dinleyenlerin önemli bir kısmının
Alanı ya da konuşmacıyı terketmesi gibi bir tavır koymak..
Bu tepki koyma biçimi.. yalnızca gösterilene değil,
Aynı yanlışa heveslenen herkese ders olacaktır..
Böylesine.. ibretlik bir tepki konulması halinde,
Meydanların ve siyasetin dilinin..
Mucizevî şekilde düzeleceğinden emin olabilirsiniz..
Emin değiliz diyorsanız denemeye değmez mi?

Siyasetin ve siyasetçinin dilini, meydanların dilini.. keza,
Siyasetin dizaynını toplum yapacaksa şayet -ki doğrusu budur-
Başka yolu yok bunun..
Bu sorunun çözümünü.. hiç de öyle uzaklarda aramayın..
Sorunun çözümünü erişilemeyecek kadar uzaklara atanlar,
Önünü göremeyecek derecede, beyinleriyle birlikte,
Gözleri de gönülleri de körelmiş olanlardır..
Bu tavır.. bu tutum.. bu tepki.. bu duruş karşısında,
Varsa çözümlerini ortaya koyacaklar..
Yoksa kendileri sorun olarak ortada kalacaklardır..

SÖZÜN ÖZÜ:

Siz sorunu çözmezseniz.. sorun sizi çözecektir..
Sizler önce davranın.. ve sorunu siz çözün.. RT.

E-Posta: [email protected]

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.