( RÖPORTAJ) MURAT ÖZTEKE : AKSARAY KAZANACAK

( RÖPORTAJ) MURAT ÖZTEKE : AKSARAY KAZANACAK

AK Partiden Milletvekili aday adayı olan Esen Murat Özteke, Aksaray ve siyaset ile ilgili düşünceleri ile anlattı. Öztekenin proje ve düşünceleri ilgili yaptığımız röportajda aktardı.


AK Partiden Milletvekili aday adayı olan Esen Murat Özteke, Aksaray ve siyaset ile ilgili düşünceleri ile anlattı. Özteke’nin proje ve düşünceleri ilgili yaptığımız röportaj’da aktardı.

 

Soru: Sayın Özteke, öncelikle bizleri kırmayarak röportaj talebimizi kabul ettiğiniz için size teşekkür ederiz. Aksaray sizi bu dönemde AK Parti’den milletvekili aday adayı olarak tanıdı. Biraz kendinizden bahseder misiniz?

Cevap: Öncelikle kuruluşunuzun değerli okuyucularınızı selamlıyor ve size de teşekkür ediyorum. 

1972 Aksaray doğumluyum. Burada Cumhuriyet İlkokulu’ndan,  Kılıçarslan Ortaokulu’ndan ve Aksaray Lisesi’nden mezun oldum.

Aynı yıl İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ni kazandım ve eğitimim için Aksaray’dan ayrılmak zorunda kaldım.

Üniversite mezuniyetimle birlikte bir ekonomist olarak kültürümü ve aynı zamanda mesleğimi geliştirmek için İngiltere’ye gittim ve eğitimime Londra’da devam ettim. Daha sonrasında ABD’ye gittim. İngiltere Başkonsolosluğu’nda çalıştım. Ardından Hong Kong firmasında ve Amerika’da finans sektöründe Uluslar arası Finans Uzmanı olarak çalıştım. Kısa sürede yönetici oldum. Amerikan finans şirketinde genel müdür oldum. Şu anda ön plana çıkarmak istediğim tarafım eğitimcilik yönümdür. İstanbul’da Mimar Sinan Güzel Sanatlar Lisesi’nin ve başka bir özel lisenin daha sahibi ve kurucusuyum. Okulum 3 yıldır Milli Eğitim Bakanlığı’nın ve ÖSYM’nin verilerine göre Üniversite sınavlarında Türkiye birincisi ve birçok dalda birincilik ödüllerinin sahibi.  Bundan başka öğrenci yurtlarım var, ikisi kız öğrenci yurdu biri erkek öğrenci yurdu. Bir yandan da İsviçre ve Japon ileri teknoloji firmalarına danışmanlık yapıyorum. Yoğun bir iş hayatı süreci yaşadığımı söyleyebilirim.

Soru: Sayın Özteke, şu sıralar neler yapıyorsunuz?

Cevap: Halen Amerika’da şirketim var. Fakat İstanbul’da sahibi olduğum Güzel Sanatlar Lisesi’nin her yıl başarıdan başarıya koştuğunu görmenin beni ne kadar mutlu ettiğini, bir eğitimci kimliğimle,  sözlerle ifade edebilmem mümkün değil. Daha iki gün önce yine iki ödül birden aldık. Tıpkı geçtiğimiz hafta olduğu gibi.

Soru: İstanbul’da Yaşıyorken Neden Aksaray’da Aday Olmak İstediniz?  Aksaray’ı ve sorunlarını nasıl takip edebildiniz?

Cevap: Başta da söylediğim gibi ben Aksaray’da doğdum, Aksaray’da okudum. Anne tarafım 3

senedir Aksaraylıdır ve her zaman buradaydık. Baba tarafım Yenikent ve Eskil’lidir.

Ben de bir çok Aksaray’lı gibi eğitim ve mesleki gelişimim bakımından farklı ülkelerde ve şehirlerde bulunsam da her zaman memleketim Aksaray’a geliyorum. Aksaray ile bağlarımı hiçbir zaman koparmadım. Evimiz hala burada. İkametim de burada.

Bulunduğum yerlerde yurt içinde ve yurt dışında yolu düşen herkese veya Aksaray ile ilgili ne varsa ben orada olmaya çalıştım. En kalıcı dostluklarım, çocukluk arkadaşlarım, okul arkadaşlarım burada, Aksaray’da. Ailem ve akrabalarım da burada ve hep buradaydı.

AK Parti’den Aksaray milletvekili aday adayı oldum. Amacım, tüm ilçeleriyle birlikte ve her bir köyünün ve tüm Aksaray’ın milletvekili olmak, bütün Aksaray’ı hakkıyla temsil edebilmektir. Ankara’dan Aksaray’a, Aksaray’dan Ankara’ya bir köprü olmak istiyorum.

Ayrıca Rabbim izin verirse sadece Aksaray’a hizmet değil, Türkiye’ye hizmet dünyaya hizmet için varım.

En başta gelen eğitim ve istihdam sorunlarımızı her birimiz kadar biliyorum ve yakından takip ediyorum.

Bu konuda çözüme yönelik sunduğum projeler 3- 5 Ay’da hazırlanabilecek şeyler değildir. Her birinin bu noktaya gelebilmeleri çok uzun süreler aldı.

Sadece Aksaray için değil ülkeme ve memleketim Aksaray’a en iyi nasıl hizmet edebileceğimi hiç aklımdan çıkarmadım.

Düşündüm, araştırdım, yurt içinde ve yurt dışında sayısız kurum ve kuruluşlar ile görüşmeler- toplantılar yaptım. Yıllarca çeşitli nedenlerle Uzak Doğu’dan – Avrupa’ya, Amerika’dan Orta Doğu’ya kadar çok sayıda ülke gördüm. Yaşam biçimlerini, kültürlerini ve ekonomilerini görerek inceledim. Ve Aksaray için planlayarak sunduğum projeleri doğru biçimde kurguladım.

Projelerimin bir kısmı web sitemde görülebilir: www.muratozteke.com

Soru: Aksaray’da şu sıralar Genel Merkez’in adayı olduğunuz sıklıkla dile getiriliyor. Bu söylentiler doğru mu? Gerçekten Genel Merkez’in adayı mısınız?

Cevap: Bunu söyleyenler Partimizi ve Sayın Başbakanımızı tanımayanlardır. Partimizin Türkiye’ye yaşattığı bu başarıların arkasında iyi bir ekip çalışması ve rekabete dayalı hizmet anlayışı yatmaktadır. Partimiz ülkemize faydalı olacak, gerekli donanıma sahip erdemli vekilleri görevlendirir. İnşaallah ben de bu vasıflara sahip bir kardeşiniz olarak Aksaray’ımıza ve ülkemize hizmet ederim. Bu güzel bir rekabettir, ancak sulh içinde yarış felsefesini idrak eden kamil adaylar AK Parti’de siyaset yapabilirler. Partimizden ve bu adaylık sürecinin bize yakışan güzel gidişatından gurur duyuyorum.Genel Merkezimizin adaylık süreci açık ve şeffaftır. Gerekli şartları haiz herkes Partimizden aday adayı olabilir ve gerekli süreçlerden geçtikten sonra Partimiz ve Genel Başkanımız tarafından uygun görülürse aday olarak belirlenir. Temayül yoklamaları olsun, anketler olsun Partimizin aday belirleme sürecinde yaptığı bütün bu demokratik işlemlerin belirleyici bir yönü olacaktır ve sonunda da en uygun kişilerden oluşan listeler ortaya çıkacaktır.

Bu konuda önemli olan husus, genel merkezin adayı olup olmamam değil, aday adayı olarak bu güne kadar Aksaray’daki tüm ilçe ve belde teşkilatlarını, sivil toplum kuruluşlarını, dernekleri, sosyal grupları, bugüne kadar geçen sürede emeği geçmiş partililerimizi ziyaret edip görüş ve temennilerini alabilmek için çalışmalarımı sürdürmemdir.

Burada ayrıca Ak Partimizi ve hükümetimizi temsil aşamasında vizyon sahibi ve çok yönlü, donanımlı vekillerin belki bir Aksaray evladının bakanlık yapacak nitelikte olması önemlidir. Aksaray’ımız ve partimiz buna layıktır.

Sonuçta yapmış olduğum bu çalışmalar siyaset stratejimin temelini oluşturacaktır.

Soru: Siyaset üstü bir duruşunuz var,  herkesi ve her kesimi kucaklama eğiliminiz var. Bu sizin siyaset anlayışınız mıdır?

Cevap:Ak Parti zaten insan odaklı. Bu benim de fıtratım. Biz böyle yetiştik, Aksaray’ımızda hiçbir ayrımcılık görmedik ve bunu kabul edemeyiz. Ben her kesimi kucaklarım tabii, biz Yunusların, Mevlanaların, Osmanlının torunuyuz. Kaldı ki Sayın Başbakanımız her kesim aynı güzel mesajları veriyor. Daha geçtiğimiz gün Hz. Ali’nin türbesini ziyaret eden ilk Sünni lider olarak tarihe geçti. Bizler de kendisinin çizgisinden 1 milimetre bile sapmadan beraberindeyiz.

Soru:Hazır sizi yakalamışken biraz AK Parti’nin kimliğine ve ilkelerine ilişkin de okuyucularımıza birkaç şey duymak isteyecektir.

Cevap:AK Parti’nin kimliğini de ilkelerini de bütün Türkiye gibi Aksaray halkının da yakından bildiğine inanıyorum. Çünkü AK Parti kimliğini de, ilkelerini de, politikalarını da milletin kendisi hazırlamıştır. Sayın Başbakanımızın da her fırsatta ifade ettiği gibi bizim partimizin kumaşını ilmek ilmek Türk milleti dokumuş, hamurunu bizzat millet yoğurmuştur. Ak Parti, inşaallah 2
11 seçimlerinden sonra da 2
23 hedeflerine yakışacak icraatlar gerçekleştirmeye aynı hızla devam edecektir.

Soru:Teşekkür ediyor ve başarılarınızın devamını diliyoruz. Okuyucularımıza  iletmek istediğiniz bir şey var mı?

Cevap: Biraz önce de söylediğim gibi aday adaylığım sürecinden çok öncesine dayanan yoğun bir çalışma içindeyim. Bu yoğunluğum Aksaray için Türkiye için dünya için.

Şimdi sıra bende. Sıra Aksaray’da. Aksaray’ımız için bilgi birikimim ve donanımımla sınırları birlikte aşabileceğimiz gerçekçi projeleri hayata geçireceğiz. Aksaray’da istihdam sorununa, ulaşım sorununa kalıcı çözüm getirebilmek için Aksaray’ın desteğini istiyorum ve her Aksaray’lının beni sahiplenmelerini ümit ediyorum. Aksaray halkından aldığım vekaleti en iyi şekilde kullanacağıma ve onları mahcup etmeyeceğime inanıyorum.Teşekkür ederim

Soru: Türkiye'nin normalleşmesi için Ak Parti önemli bir aktör müdür? Eğer böyle ise Ak Parti ne yapmalıdır? 
Cevap: Sadece tek başına Ak Parti değil, bütün tarafların "normalleşme" kavramında birleşmeleri ve bunu gerçekleştirmeyi istemeleri gerekir. Bütün tarafların "Hepimiz aynı gemideyiz, öncelik geminin selametle yol almasıdır" anlayışına gelmesi zorunludur. Ülkemizin daha iyi bir yere doğru, daha hızlı ve daha güvenli yol alması amacına yönelik farklı anlayış, model ve program sahiplerinin tartışmaları ve meşru yoldan çaba göstermesi doğal olmakla beraber bu mücadele ülkemize ve insanlarımıza zarar vermemelidir. Evet, Ak Parti Türkiye'de önemli bir aktördür ve faktördür. Ak Parti gibi diğer partilerimizde "normalleşme" konusunda işbirliği yapmaya, üzerine düşeni yerine getirmeye daha fazla istekli oldukları takdirde normalleşmek daha da hızlanacaktır.

Soru: Politik rakipleriniz Ak Parti'nin din eksenli ve kaynaklı bir literatür geliştirdiği hatta Sağın din kaynaklı politik kaygıların içinde olduğu söylenmektedir. Bu konudaki görüşünüz nedir?

Cevap: Dini istismar edenler çok ileri gidemezler. Er veya geç gerçek mütedeyyinler tarafından teşhis edilirler. Dini ve dini yaşayış biçimini üzerinden siyasete soyunanların ise hiç şansları yoktur. Siyaset din ilişkisi, insan hakları çerçevesinde siyasette elbette olmalıdır. Bir siyasi partinin bir mütedeyyine verebileceği şey, ne istediğini bilen manada bir "inanç özgürlüğüdür". İnanç özgürlüğü "inanma, inandığı gibi yaşama, öğrenme, açıklama ve örgütlenme" hak ve özgürlüklerini içerir. Başkalarının hak ve özgürlüklerine gerçek anlamda zarar vermedikçe mütedeyyinler, eksiksiz olarak inanç özgürlüğünden yararlanmalıdırlar. İnanmayan veya İslam'dan başka bir dine inananlar da doğal olarak bu özgürlüğe sahip olacaklardır. Farklı inanç ve hayat tarzlarına sahip vatandaşların yaşadığı bir ülkede milli birlik ortak bilinç ve değerlere dayanır. Türkiye'nin ortak değerleri içinde -bir kültür tarafıyla- İslam vardır ve önemli bir yer tutarak vardır. Müslüman Türk tarihi, dili, kültürü ülkenin "genel ahlakı"nın da temelini oluşturur. İşte bu çerçevede hakları, özgürlükleri ve bunları belirleyen sınırlayan, farklı kılan değerleri temel alan, bunların armonisini yansıtan bir siyasi modele "millî" demek daha doğru olur ve bunu hangi siyasi kadro gerçekleştirirse ona millet minnettar olacaktır.

İşte Ak Parti, geçmişte özlenen bu modeli gerçekleştirmektedir.

Soru: Bir Ekonomist olarak Küreselleşme ve Rekabet ile ilgili olarak neler düşünüyorsunuz? Siz Türkiye’nin rekabet gücü en yüksek olduğu sektörü veya alanı nasıl tanımlıyorsunuz?

Cevap: Bence Türkiye’nin mühendislik ve kalifiye eleman alanında oldukça önemli bir rekabet avantajı bulunmaktadır. Tarihsel olarak olayı değerlendirdiğimizde Ahilik teşkilatının, yüzyıllar boyunca bütün Anadolu’da üretim sürecinde gerekli nitelikli insan gücünün yetişmesini sağlayan bir yapı olarak oldukça önemli bir işlevi olduğunu görmekteyiz. Ahilikte var olan usta çırak anlayışı günümüzde de üretim alanında gerekli olan ara elemanların yetiştirilmesinde oldukça büyük rol oynamaktadır. Bu alanda rekabet gücümüzün oluşmasında üniversitelerimizin de önemli payı vardır. Birçok zeki gencimizle, sayıları gittikçe artan dünya standardında eğitim veren üniversitelerimizde yıllar boyunca eğitilerek bu alanda hatırı sayılır bir insan gücüne bugün ulaşmış durumdayız. Türkiye’nin bölgesinde yer alan diğer ülkelerde bizde olduğu gibi yaygın organize sanayi bölgeleri ve KOBİ’ler bulunmamaktadır. Anadolu’da yaygınlaşan organize sanayi bölgeleri ve KOBİ’lerin gelişmesi hem mühendislerimizin üretim sürecinin içerisinde bilgi ve becerilerini artırmasını sağlamakta hem de ara eleman olarak nitelendirdiğimiz tornacı, kaynakçı vb. gibi meslek dallarında önemli bir insan kaynağının oluşmasının yolunu açmıştır.  Bu nedenlerle Türkiye’nin sahip olduğu mühendislik gücünün ve nitelikli elemanlarının ülkemize önemli bir rekabet avantajı sağladığını düşünmekteyim.
Soru: Dünya çapındaki patentlere ve buluşların dağılımına baktığımız zaman Türkiye’nin bu alanda oldukça geri sıralarda olduğunu görmekteyiz. Neden Türkiye yeni patent ve icatlarda varlığını gösteremiyor? 

Cevap: 
Yeni patentlerin ve buluşların yapılabilmesi için kuşkusuz nitelikli mühendislik gücüne ihtiyaç duyulmaktadır. Fakat patent ve buluşların gelişmesini sağlayan asıl olgu AR-GE alanında yapılan harcamalardır. Türkiye’de ise daha yakın tarihe kadar AR-GE harcamaları gereksiz harcamalar olarak görülmüştür.  Partimiz iktidarında bu alanda atağa kalktık.Dünya örneklerine baktığımız zaman AR-GE alanındaki harcamalarda öncülüğü devletler üstlenmişlerdir. Örneğin ABD’de Savunma Bakanlığı, NASA ve NHS olarak adlandırılan ulusal sağlık servisinin projeleri öncü ve belirleyici olmuştur. Türkiye’de ise devlet Ak Parti dönemi öncesine kadar teknoloji geliştirilmesi konusunda ciddi anlamda öncü bir rol oynamamıştır.  Bu nedenle ülkemizden önemli oranda yeni patent ve buluşlar yeterli derecede çıkmamıştır. Fakat son yıllarda teknoloji alanında ortaya çıkan ve giderek artan gelişmeler bu alandaki eksikliğimizi hızla gidermekte olduğumuzu göstermektedir ve hatta nitelikli insan gücümüzü avantaja dönüştürmek için olanaklar sunmaktadır. 

Aksaray ve Sanayi

Soru:Aksaray’da sanayi üretiminin gelişmesi için düşündüğünüz modeller var mı?

Cevap: Aslında bu sorunun cevabı sadece Aksaray değil dünyayı ilgilendiriyor. Dünya’daki üretim yapısı Fordist üretim anlayışından Post-Fordist bir üretim anlayışına kaymıştır. Yani binlerce işçinin bir üretim bandı üzerinde aynı standart ürünü üretmesi anlayışından daha esnek üretim biçimine geçilmiştir. Bizler burada nitelikli ürünlere yönelmeliyiz. Standart bir ürünün binlerce üretilmesinin yerine, katma değeri yüksek olan nitelikli fakat üretim sayısı daha az olan ürünler nitelikli ürünler olarak kast ettiğim genel ürün grubunu teşkil etmektedir. Bu doğrultuda sadece Aksaray’ın değil genel anlamda Türkiye’nin üretim yapılanmasını nitelikli ürünler alanına kaydırması gerektiğini düşünmekteyim.

Soru:Peki, üretimi gerçekleştirsek bile satış nasıl gerçekleşecek?

Cevap: Bu tür ürünleri üreten firmaların karşılaştığı iki temel sorun bulunmaktadır. Bu sorunlardan birisi pazarlama alanındadır. Anadolu’da bir KOBİ, ürünü ile dünyaya açılmak istediğinde pazarlamaalanında karşılaştığı sorunlar en büyük sorunlarından biridir. Bu ürün örneğin Avrupa pazarına satılabilmesi için CE gibi gerekli sertifikasyonların alınması da küçük ve orta çaplı işletmelerimizin karşılaştıkları en önemli problemlerdendir. Bunlara ek olarak ürünün satış sonrası hizmet ve servis ağına sahip olması da satış anlamında önemli faktörlerden birisidir. Bu doğrultuda nitelikli ürünler alanında mevcut rekabet gücümüzün etkin olarak kullanılabilmesi ve daha da artırılabilmesi için pazarlama, sertifikasyon ve servis ağı alanlarında yerel oluşumlar örgütlenerek yurt dışına konuşlanmaları sağlanmalıdır. Zaten öncelikli projelerimizden biri de Aksaray KOBİ’lerinin üretimini yurt dışı pazara hazırlamak için planlı gruplar oluşturmaktır. Böylece bu ürünlerin yurtdışında pazarlamalarının daha etkin yapılabilecek ve üretici firmaların bu alanda rekabet gücü artacaktır.

 Soru: Günümüzde sosyal medyanın da gelişmesiyle bilgi sınırsız bir hale geldi, bu bağlamda gençlerin bilinçlenmesi konusunda kontrol mekanizmaları oluşturulmalı mı?
 
Cevap: 
İnternetin yararlarının yanı sıra bilgi kirlenmesine ve kimi zaman yanlış bilgilenmeye yol açtığı bilinen bir gerçek. Dünya ve teknoloji gelişirken bu bilgi kirliliğinin nasıl ayıklanması gerektiği de üzerine düşünülmesi gereken bir konudur. Bu kontrolü devletin sağlaması zor, çünkü insanlar devlet kontrolünde olan filtrelemelere güven duymuyor tam tersine, bir şeyler saklanıyor gibi etki ediyor. O bakımdan bilgiye ulaşım mümkün olduğu kadar açık olmalı.  Sivil Toplum Kuruluşları gibi kuruluşlara burada görev düşüyor, komplo teorilerini ve yalan yanlış bilgileri yıkmak konusunda.

Bunların hepsini okuyarak kendi sağduyunuzla değerlendirmeniz lazım.
Soru:Bugünkü gençliğe yöneltilen ̶
;apolitik” eleştirilerini nasıl buluyorsunuz, kendi gençliğinizle karşılaştırınca bugünün gençlerinin gerçekten dünya meselelerine ilgi duymadığını düşünüyor musunuz?

 Cevap: Bu eleştirileri bütün kuşaklar bir sonraki kuşağa getirir, bizlere de söylenirdi bunlar ve bence bu bir haksızlık. Her kuşak bir öncekinden daha iyi olacaktır, yeter ki siz kendinize güvenin.Ak Parti bir ezber daha bozdu gençlik adına. O da gençleri siyasete alması. 25 yaşında bir genci düşünebilir miydiniz siyasette? Evvelden olabilecek bir şey miydi? Buyurun işte şimdi oluyor. Daha ne diyebiliriz Ak Parti ve gençlik sorunuza.Bence gençlik her geçen yıl daha iyiye gidiyor. Karşılaştığınız sorunlar farklı, dünya farklı, teknoloji farklı. Soğuk savaş döneminde büyüyenler ile şimdi daha açık bir dünyada büyüyenlerin karşılaştığı sorunlar niteliği bakımından doğal olarak farklı. Kimsenin size ̶
;her şeyi çok kolay elde ettiniz” demesine izin vermeyin, kendi sorunlarınızı tanıyın ve onlara özgüvenle çözüm getirmeye çalışın yeter.Dünya gündeminde son günlerde yaşanan hareketliliğe bakınca gençliğin gündem oluşturmak ve siyaseti yönlendirmek açısından ne kadar önemli bir rolü olduğunu görüyoruz. Gençlerin daha iyi öğrenmesi gereken en önemli konu diyalog teknikleridir. Fikir alışverişlerinde en önemli konu karşı taraf ne kadar canınızı sıksa dahi sinirlenmemek, sakin ve sabırlı olmaktır.
 Her zaman şunu bilmeniz lazım ki bir diyalog ya da fikir alışverişinde bütün istedikleriniz tamamıyla olmaz, aynı şekilde karşı taraf da bütün istediklerini elde edemez. İki taraf ne kadar mutsuzsa o kadar başarılı bir diyalog süreci geçirildiğini varsayabiliriz.
Soru: Gençliğin önemi göz önüne alınınca ̶
;Ortadoğu”daki gerginliği de bir gençlik hareketi olarak niteleyebilir miyiz?

 Cevap: Yakın zamanda iki defa olmak üzere Arap ülkelerine, Kuzey Afrika ülkelerine ziyaretlerim oldu. Bölgeyi yakından tanıyorum. Kendi okulum da Türkiye’yi temsilen oralarda bulundu, ben de okulumla birlikte gençlerle temas kurma şansı yakaladım. Kesinlikle bu bir gençlik hareketidir. O ülkelerdeki sorunlar birbirine benzemektedir. Eğitim düzeyi yüksek fakat fakirlik ve işsizlik var. İmkanlar az, özgürlük az, büyük kısıtlamalar var dolayısıyla bu bir zincirlerinden boşalma olarak algılanabilir, bu kadar zor koşullar altında yüksek genç nüfusunun da etkisiyle bir patlama oldu ve bu patlama da gerginliği tırmandırdı. Ortadoğu‘da kurumların yeniden inşası gerekli, siyasi partiler, STK’lar yok. Gençliğe oralarda büyük görevler düşüyor bu kurumları oluşturmak için ama bu bir zaman meselesi 1
-15 yıl bir geçiş süreci olacaktır bu ülkelerde.
Soru: Türkiye bu domino etkisinden nasıl etkilenir? İç dinamiğini koruması nasıl mümkün oluyor?
 Cevap: Türkiye’de imkanlar var, kurumlar var ve daha da geliştirmek için ciddi adımlar atılmakta olan  demokrasi var, seçimler var. Bütün bu gelişmeler pek çok açıdan Türkiye’nin işine yarayacaktır.O ülkelerde değişime imkan sağlayacak bir ortam mevcut değildi. Seçimler formalite için yapılıyor ve aynı yöneticiler on yıllarca ülkeyi yönetmeye devam ediyordu. Bizde ise 8 yıl önce seçimler oldu ve Ak Parti iktidara geldiği zaman bütün partileri silip süpürdü, bu bir demokrasi örneğidir.Demokrasi süreklilik gerektirir, en iyi demokrasiye sahip olduğunu söyleyen ülkeler bile gelişmeye devam ediyor, batı demokrasilerinde hesap verebilme oranı yüksek ama ırkçılık ve yabancı düşmanlığı var, batı da bu çarpıklıkları düzeltmek için demokrasisini geliştirmeye çabalıyor.

Soru: Türk dış politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Cevap: Türk dış politikası artık eskisine göre çok daha aktiftir çünkü dünya değişirken imkanlar çoğaldı ve Türkiye’nin rolüne daha fazla ihtiyaç da ortaya çıktı. Bu nedenle sadece Ortadoğu’da veya Balkanlar’da değil onun dışındaki alanlarda da daha fazla rol sahibi olmaya çalışıyoruz. Dünya sahnesinde Türkiye’nin ismi artık daha fazla geçiyor ve bu devam edecek, soğuk savaş döneminin verdiği dar ceketten çıktık ve daha aktif bir hale geldik zaman geçtikçe insanlar da değişiyor, kurumlar da evrim geçiriyor. Türkiye’nin dış politikası bir hükümet politikası değil bir devlet politikası olmalıdır bu nedenle aynı hükümetin ve Ak Parti İktidarının devamı istikrar bakımından çok önemlidir.Ben Orta Doğu’da bulundum. Sizlere sözün özünü söyleyeyim; Kahire’nin en güzel restoranında başmüsteşarımızla yemek yedikten sonra hesabı istedik, restoran müdüründen ̶
;Türklerin hesabın Davos’ta Recep Tayyip Bey tarafından ödendi” yanıtını aldık. Bu bize yeter.

Soru: Kadına yönelik şiddet konusuna bakış açınız nedir?

Cevap: Kadına yönelik şiddet rakamlarında bir belirsizlik var.Örneğin Yargıtay'ın kısa bir süre öncesine kadar bir cinayete namus ya da töre cinayeti diyebilmek için aile meclis kararının varlığını koşul ve delil olarak aradığı için,  çok az cinayet mahkeme kayıtlarına namus ya da töre cinayeti olarak geçebilmiş durumda.Sonuç olarak rakamlar net olmasa da ortada adına "kadın katliamı" diyebileceğimiz büyük bir afet olduğu kesin. Acilen bir seferberlik ilan edilse yeridir. 432
sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun'un adının ve içeriğinin değişmesi, şiddet tanımının genişletilmesi, şiddete uğrama riskikavramının yasaya konulması, aile içi şiddet yerine ev içi şiddet deyiminin benimsenmesi, böylece nişanlıların ve boşanmışların da koruma altına alınması gerektiğini düşünüyorum. Savcılara suç işlenmeden önce de hızlı bir şekilde mağduru koruma yetkisi verilmeli. Şiddet uygulayan kişinin tedavi edilmesi, doktor randevusuna gitmezse tutuklanması lazım. Kadınlar, hakları konusunda bilinçlenip onları kullanmak istedikçe, iktidarının elinden kaçtığı korkusuna kapılan erkek şiddetin dozunu artırıyor. "Öyleyse asıl erkeklerin eğitilmesi gerekmez mi?". Ak Parti Kadın Kolları Başkanlığının, hızla yeni bir kanun teklifi hazırlamakta olduğunu biliyorum. Çok yakında bu yasa teklifinin Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine alınacağına inanıyorum.

Soru: Aksaray ilimizin tarihi ve kültürel değerleri ile ilgili çalışmalarınız olacak mı?

Cevap: Elbette, hem de hiç gecikmeden. Şimdi uzun uzadıya anlatamayacağım bir ̶
;Aksaray Marka Kent” projem var. Bu projemle  çalışmalarım birçok yerde örtüşüyor. Zaman içinde görülecek zaten. Aksaray’ı tüm dünya yeniden tanıyacak. Turizm söylemlerimiz var yıllardır. Şimdi içi dolu olacak. İpucu olarak söyleyeyim, inanç turizmi ve sağlık turizmi.Aksaray ilimizin bilim, siyaset, eğitim ve kültür insanlarını bir araya getirerek değerlerimizi araştırmak, bunların bilimsel objektiflik içinde Türk kültür ve düşünce tarihi içerisindeki yerlerini belirlemek için yeni oluşumlar planlamaktayım.Temel amacım, bu amaca yönelik amaç ve faaliyetleri kapsamında ilimizde, yurt içi ve yurt dışında ilgili resmi ve özel kurum ve kuruluşlarla fikir ve proje işbirliği olanakları geliştirerek ana kaynakların toplanıp dijital ortama aktarılmış bir arşiv oluşturarak araştırmacılara, yüksek lisans veya doktora çalışmaları yapacaklara ve dünyanın her yerinden Aksaray hakkında bilgi sahibi olmak isteyen herkese açık sanal bir kütüphane hedefliyorum.




HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.