No İcat Yes Mucit!

Kapı aralığından  güneş doğalı çok olmuştu. ’Savaş ruhlarda’  dedi Marion. Pembe rujunu, allığını ve fırçasını makyaj çantasından  usulca çıkarırken kibrin gizli seromonisi  içinde müziği  açtı. Dünyadaki cümle bayağılıktan kurtulmak ve hepsine kulak tıkamak  istercesine müziğin sesini yükseltti. Rollerini düşünmeye  başladı. Evde  anneydi, ütüydü, çamaşırdı, bulaşıktı , herşeydi. Birazdan içeri  gidecek portmantosunu alıp   evden çıkarken  sahte bir gülümseme, biraz otorite  ve  epey sabırla birlikte Vogue dergisinden  tüm Amerika’ya  çoklu askı kaygısıyla, estetik telaşı içerisinde  tarihe geçmek isterken sızdırmaz külotu  icad  etti. Artık sadece  James’in karısı, Sharon’un annesi  değildi.

El  değmemiş  yaşam kokusunun  şehre  hakim  olduğu saatlerde Josephine  için  kalede  ekmek, liberoda çorba, orta alanda   sigara böreği, salata ve ordövr tabağı forvetteyse  gelen  misafir  vardı o gün. Takımı başkalarına  göre kuracak bir  kadın değildi  lakin sunum önemliydi. Yüksek ökçelerine basarak içeri  giren hizmetçi   kolalı  dantelleri ve fiskos masasını  aşarak yürürken ayağı halıya takıldı. Josephine  için tüm genç kızlığı, dünü, bugünü ve yarını yerlerdeydi   o  an.1800lerin  en büyük darbesi bir kadının porselenlerinin kırılmasıydı belki de. Peki  ama şimdi yüksek ökçeler  mi yasaklanmalıydı, hizmetçi mi kovulmalıydı yoksa  risk ile  kaosu itip bulaşık makinesini mi icad  etmeliydi. O  bir  kadındı  ve kadınlar  zoru sever, zoru seçerdi.

Bir  elinde  cımbız bir elinde  ayna tutup da ,dünyanın umurunda olduğu kadınlar bir dikiz  aynası  edasıyla  yol gösterirlerdi  çoğu zaman .İkinci  Dünya Savaşı devam ederken  ABD’nin  metal tüketimini  azaltmak için metal  malzeme kullanılarak yapılan göğüs desteklerini yasaklamasıyla birlikte ,Jacobs  için   samanların çadırında  kalıp lir çaldığı günler başlamıştı.Yaşamın geçiciliğine karşı kökleri  derine salmak isterken  kalbinin dansı  başladı ve  göğüsleri  destekleyen iki ayrı  ipten oluşan omuzdan askılı olarak tasarladığı sütyeni icad etti.

Çift hava yastığı,  airbag, yol bilgisayarı, hatta  sahibinin geldiğini  anlayıp kapıyı otomatik açan araba üretilirken  hala  giyyk giyyyk  diye  ses  çıkararak  cam silen lastik  aparatları kullanıyor  olmamız  1903  kışlarını   yad etme  çabamızdı  sanırım. Tv kumandası, araba ve yemek saati gibi  büyük  bir üçgen arasına  yerleşmiş olan bir yaşamda araba sileceğini bir kadının icad  etmesi ancak sevgiden olabilirdi zaten.Mary, karlı bir kış günü kocasını uğurlarken sıkı  sıkı  sarıldı  ona belki  de o gün .Yarı merhamet ,yarı şefkat , bir  anne  ,bir sevgili, bir eş ,tipiyle  dolu bir  kış ihtiyaç mıdır lüks müdür bilinmez ,dikkatleri  nereye  çekmek ister  sorulmaz  önce  yol görülür ,sonra  hikaye  yazılır  diyerek icad  ediverdi   cam sileceğini.

Dallas  sadece  bir  dizi  adı  değil iken    1951  yılında Bette Nesmint hatalı metinlerin üzerini ince beyaz  tabaka ile kapatan daksili buldu. Çünkü  dünyayı  yöneten kağıt, mürekkep ve kalem iken yazmak uzun bir  yoldu.

Hayat bir lig iken ,lige ikinci olarak başlamak sonuncu  olarak     bitireceğimiz  anlamına gelmiyordu  hiçbir  zaman. Ne icad ne mucit önemli olan,iyiye  de  kullanılsa  dinamit  yine dinamit  her  zaman.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
13 Yorum