Kim dost...

Fâili meçhul cinayetler ile
Şâibeli ölümler merkezli tartışmalar,
Çoğu kez adlî boyutu üzerinden yapılmakta..
Adlî ve hukuki tartışmalar elbette gerekli, ancak
Bunu yapacak adli ve güvenlik kurumları var zaten..
Burada atlanan asıl konu, asıl sorun,
Geniş kapsamda değerlendirilmesi zorunlu bu tür olaylar
Dar bir alana, adli boyuta hapsedilmekle, çok daha
Önemli, asıl boyutları gözardı edilmekle,
Bilerek/bilmeyerek eylemin amacına hizmet ediliyor..

Adlî soruşturma veya kovuşturmalar,
Siyasi cinayetlerin siyasi boyutunu ortaya çıkaramazlar..
Adlî makamların böyle bir görevi de yoktur.. bu görev,
Siyasi ve ülke güvenliğiyle ilgili kurumların görevi..
Salt adlî boyutuna indirgenmek suretiyle
Çok daha öncelikli bu boyutlar atlanıyorsa
Görevi savsaklamanın ötesinde kabul edilmeli..
Bu boyutlarının çok daha öne çıkarılması halinde,
Adlî boyutuna büyük katkı sağlayacağı görülmelidir..
Aksi halde ağır toplumsal bedeller ödenmeye devamla,
Olayların asıl fâillerinin emellerine hizmet edilir..

Sarsıcı etkileri nedeniyle
Toplumun geleceğini esir alan olayların
Aydınlığa kavuşturulması sürecinde,
Adlî ciheti yanında "maktul kişinin görevi,
Özel ilgi alanı ve etkinliği.. hangi faaliyetleriyle
Kimleri, nereleri, ne ölçüde rahatsız ettiği..
Varlığı, kimleri engelliyordu,
Yokluğu, kimlerin önünü açtı/açmakta" soruları,
Olayın siyasi yönünü, hedeflediklerini ve
Şüphelilerin öncelikli olanlarını gösterir..

Fâili meçhul cinayetler ile şâibeli ölümler,
Çoğunlukla gülerken ısıranların işi..
Burada gülmek, hem işin(!) hem fâilin sigortası..
Asık suratla ısıranları
İslâm ülkelerinde görüyorsunuz zaten..
Gülerken de surat asarken de ısıranlar, çoğu kez aynı..
Fâili meçhul cinayetlerde sıkılan her kurşun
Toplumun barış ve huzuruna sıkılmış olduğuna göre,
Toplumun barış ve huzuruna kasdedenlerin
Ortaya çıkarılması, topyekün devletin görevi..
İsimlerini terennüm ederken bile artık
Manevi şahsiyetleri adına hicap duyduğumuz
Fâili meçhuller ile şâibeli ölümler konusundaki gidişe
Dur! demenin zamanı çoktan geldi de geçiyor bile..
Geçirilen her zaman dilimi kirli ellerin lehine..

Bu hayatî soruna yaklaşım biçimine gelince..
"Fâili meçhul cinayetlerde, azami süre olan
2
+1
=3
yıl zamanaşımı dolana kadar rafta tut..
Süresi dolar dolmaz raftan indir ve
Zamanaşımı dolduğu gerekçesiyle
Soruşturmayı veya kovuşturmayı düşür"..
"Bi'tür acziyetin" karara bağlanmış olmasıyla
Herşey yerli yerine oturmuş mu oluyor..?
Bu mudur devletin namusunu korumak..?
Peki, devletin namusuna sahip çıkmasının önünde
Zamanaşımı dahil herhangi bir engel var mı..?
Emekli bir ceza yargıcı olarak söyleyeyim,
Hiç-bir en-gel yok-tur..
Zamanaşımı süresi dolmuş bile olsa
Olayın araştırılmasının önünde hiçbir
İdari, hukuki, yasal engel yok, olamaz da..
Zamanaşımı süresi sonrası tek engel, cezasızlık..
Bazı suç faillerinin cezasız kalacak olmaları,
Hukuki zorunluluk gereği anlaşılabilir olsa da,
Adalet, hakkaniyet, toplum vicdanı adına
Asla anlaşılabilir bir şey olamaz.. işte
Gerçeğin araştırılması bunun için önemli..
Gerçeğin araştırılması ise her zaman mümkün..
Bu hayatî nokta, her defasında atlanıyor..

Özal ve Mumcu gibi olaylarda,
Azami zamanaşımı süresi dolsa bile
Soruşturmayı kapatma yoluna gitmemeli..
Zorunlu hallerde kısmen düşme kararı verilse bile
Olay, siyasi ve ülke güvenliğini ilgilendiren boyutlarıyla
Aydınlatılıncaya dek soruşturmaya devam edilmelidir..
Merhum Özal'ın ölümüne dair hassasiyet, umut verici..
Süreçle ilgili "bazı" gelişmeler ise umutları kırıcı..
Sırf 'zehir bulunması veya bulunmamasına endeksli'
Bir soruşturma, amacından sapmış/saptırılmıştır..
Bu kısır tartışmayla gerçeği gölgelemek yerine
Şâibeli ölümdeki diğer aslî şüpheler! giderin..
Umutsuzluk aşılayanlara fırsat vermeyin,
Umudu umutsuzluğa dönüştürmeyin..
Umutlar bir kez daha ertelenirse,
Toplumumuzun geleceği esir alınacaktır..

Siyasi cinayetlerin birincil amacı
Kirli mahfillerin kirli siyasi hedefleriyse,
Birincil muhatabı topyekün devlet olması gerek..
Devletin namusu ise olayların adli, güvenlik ve
Siyasi boyutlarının aydınlatılmasıyla korunur..
Bu olayların aydınlatılmasıyla görülecektirki
Temel sorunlara bakış açısı olumlu yönde değişecek..
Temel sorunlar kolayca tanımlanıp kabullenilebilecek..
Milli, yerel, kardeşliği gören kalıcı çözümler için
Zor zannedilen adımlar bile kolay atılacaktır..
Yalnızca adlî boyutu aydınlatılmış bile olsa
Siyasi boyutu karanlıkta kalmış, bırakılmış ise
Kamu vicdanındaki yara kanamaya devam edecektir..

Cumhurbaşkanı Sayın Gül,
Geçen yazımızdaki çağrıya kulak verip
Uğur Mumcu'nun katledilişinin 2
. yılına girerken
Cinayetinin araştırılması ve aydınlatılması konusunda
Devlet Denetleme Kurulu'nu görevlendirdiği takdirde,
Toplumun beklentisine karşılık verilmiş olacaktır..
En önemlisi,
Fâili meçhuller ve şâibeli ölümler aydınlatılırsa,
'Kimler dost kimler düşman' belli olacaktır..

E-Posta: [email protected]

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.