Hünkâr olmak varmış, serde.!?


Saygınlık, kazanılan bir erdem..

Bir ömür boyu emek sarfedilen..

Görünmesi ya da görünmemesi hiç önemli değil,

Hep doğruları yapmak..

Hep doğruları söylemek adına..

Kendiliğinden kazanılan bir değer atfı..

Yeri geldiğnde,

En ağır şekilde bedeli ödendiği halde..

Yine de değerlerinden,

Yine de doğrularından taviz vermeyen,

Saygınlık kazanmak için yapılan değil,

Yüce değerlere hizmet adına

Doğaçlama kazanılan bir vasıf..

Sırf saygınlık kazanmak için çabalamak,

Gösteriş için yapılan makyajlı bir kazançtır..

Biri gelir, cilasını kazıdığında foyası meydana çıkar..

 

Ziyarete gittiğiniz bir mecliste,

Herkesin saygı göstermesini beklemek,

Herkesin ayağa kalkmasını beklemek,

Kimse umursamayınca,

Sanki gönderen kendisi değilmiş gibi,

Emrindeki insanları,

Saygı göstermeyenlere göndererek,

"Niçin ayağa kalkmıyorsunuz?" dedirtmek..

Zoraki saygıya davet etmek..

İş bu noktaya geldiyse.. artık,

Siz, hünkârlığa özeniyorsunuz demektir..

Siz, oturduğunuz koltuğa hizmet için değil..

Siz, varlık nedeniniz olan topluma hizmet etmek için değil..

Yalnızca kendinize hizmet ettirmek için varsınız demektir..

 

Böylelerine.. belki örnek olur diye,

Kulağının üzerine yatmaya devam edenlere..

Yine de kulağına altın bir küpe olması dileğiyle

Tarihimizden çarpıcı bir olayı nakledeyim:

 

İlk Türk Hükümdarı Gazneli Mahmud,

Tasavvuf büyüklerinden Ebu'l Hasan Harkâni'yi,

Bistam yakınlarında bulunan

Harkân'daki medresesinde ziyarete gider..

Büyük bir debdebe ile içeri girip selam veren

Sultan'ı saygıyla karşılamak için bile olsa

Mübarek zat, oturduğu yerden ayağa kalkmaz..

Sadece,

Sultan'ın selamını alır, sohbetine devam eder..

Ancak, sohbet bittikten sonra

Kalkıp gitmek isteyen Sultan'ı

Bu defa ayağa kalkarak kapıya kadar uğurlar..

Bu tavır değişikliğinin sırrını merak eden

Sultan Gazneli Mahmud sorar:

"Efendi Hazretleri,

Geldiğimizde yerinizden bile kımıldamadınız..

Ama kalkıp giderken,

Ayağa kalkıp.. kapıya kadar uğurladınız..

Hikmeti ne olaki?"

Hep az ama öz sözle,


İrşâd görevi yapan Allah(CC) dostu:

"Siz geldiğinizde ayağa kalkmayışım,

Hükümdarlık gururuyla gelişinizi tenkid içindi..

Giderken kapıya kadar uğurlayışım ise,

Derviş tevâzuuyla dönüşünüzü tebrik içindir..

Siz niyetinizi düzelttiniz, ben de tavrımı.."

Bu defa Sultan:

"Efendi Hazretleri,

Sizi dinlemeye ihtiyacım olduğunu anlıyorum,

Sıkça  ziyaretinize gelmeme izin verin lütfen.."

 

SÖZÜN ÖZÜ:

 

Saygınlık kazanmak,

Hünkârlık gururuyla, kibirle değil..

Derviş tevâzuuyla görev yapmakla..

Derviş tevâzuuyla ziyaret yapmakla olur.. RT.

 

E-Posta: [email protected]


 





Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.