Hırka-i Şerif ve...


 

 

 

Peygamber Efendimiz(SAV)'in
Mukaddes Emanetleri arasında 2 adet Hırka bulunuyor..
İlki, Hırka-i Saadet veya Bürde-i Saadet diye anılanı..
Kâb Bin Züheyr'in İslâmla müşerref olduktan sonra
Peygamber Efendimiz'e hitaben yazdığı
Kaside-i Bürde adlı ünlü medhiyesi ile beğenisini kazandığı
Peygamberimiz'in sırtından çıkarıp hediye ettiği Hırkası..
Kâb sağ iken, Hırka'ya servet teklif edilir ancak dönüp bakmaz..
Vefatından sonra Hırka, önce Emeviler'e sonra Abbâsiler'e geçer..
Bilahare Osmanlı döneminde Kutsal Emanetler arasına alınır..

 

Diğer hırka ise,
Peygamber Efendimiz'in
Mirâc'a çıkarken üzerinde bulunduğu belirtilen Hırkası..
Üveys, Peygamberimiz'in övgüsüne mazhar olunca,
Hz.Ebû Bekir sorar: Ya Resûlallah, O'nu biz görür müyüz?
Efendimiz O'na "hayır" anlamında başını sallar.. ancak,
Hz.Ömer ve Hz.Ali'ye dönerek "O'nu siz göreceksiniz" der..
İrtihalinden önce sırtından Hırkası'nı çıkarır ve
"Bunu Üveysi Karnî'ye verin" buyururlar..
İrtihalden sonra bizzat Hz.Ömer ve Hz.Ali
Hırka'yı alır ve yollara düşerler.. Yemen-Arne Vadisi'ne gelirler..
Veysel Karânî namaz kılmakta.. develeri ise uslu uslu dolanmaktadır..
Namazı biten Üveysi misafirlerine "hoşgeldiniz" der..
Hz.Ömer önce musafaha eder ve "kimsin sen?" diye sorar..
"Abdullah(Allah'ın kulu)" der Üveys..
"Hepimiz Abdullah'ız, ama seni ne diye tanırlar?"..
"Üveys derler".. "sağ elini açar mısın?" diye sorar Hz.Ömer..
Üveys sağ elini açtığında Efendimiz'in söylediği işareti görünür..
"Ben Hattaboğlu Ömer'im.. arkadaşım da Ali bin Ebû Tâlip!"..
Derin bir sessizlik.. akabinde sükûtu yine Hz.Ömer bozar:
"Efendimiz sana selam ettiler.. ve mübarek Hırkalarını gönderip
Buyurdular ki "alıp ümmetime dua etsin..!"
Üveys ağlamaktadır.. titreyen bir sesle:
"Ya Ömer, ben âciz ve günahkâr bir kulum..
Sizin aradığınız başka Üveys olmasın" der..
Hz.Ömer ise, "hayır sensin.. zira,
Efendimiz'in verdiği eşkale tam olarak uyuyorsun"..
Üveys, Hırkayı hürmetle alır.. hasretle koklar.. koklar..
Yüzüne, gözüne süre süre kuytu bir yere çekilir..
Alnını toprağa koyar.. ağlayarak yalvarmaktadır:
"Ya Rabbi! bu ne büyük nimettir.. yüzüsuyu hürmetine yarattığın
Server benim gibi bir âcizi hatırlıyor ve mübarek Hırkalarını
Hz.Ömer ve Hz.Ali gibi iki güzide Sultan'la bu günahkâra yolluyor..
Senden bir tek dileğim var:
Ümmet-i Muhammedi affeyle.. Bu Hırkanın hakkı için!"

Üveys'in vefatıyla kardeşi Şihabüddin El-Üveysi'ye geçen..
Halen torunlarının himayesi altında bulunan Hırka,
Sultan Abdülmecid'in 1847 yılında yaptırdığı
Hırka-i Şerif Camii'nde sergilenmeye başlanır..


57. kuşaktan torunu Gülay Köprülü,
"Babası Haşim Köprülü'ye çok zengin bir Arap şeyhinin
"Hırka-i Şerif'i bize verin.. karşılığında, size
İstanbul Boğazı'nın en güzel yerinde bir saray yaptıralım..
Sizin ve ailenizin geleceğini de teminat altına alalım" dediğini..
Babasının ise "bunu ne siz söylemiş olun.. ne ben duymuş olayım..
Bu öyle bir hazinedir ki değeri parayla ölçülmez"
Diyerek teklifi reddettiğini belirtir....

Parayla, saray'la herşeyi satın alabileceğini zanneden
Bu zihniyet sahiplerini son yıllarda ibretle izliyoruz..
Peygamberimiz'in evi dahil neredeyse bütün hatırâtını
Yoketmekle meşgul olanları ibretle izliyoruz..
Beytullah'ı(Allah'ın evini) devasa yapılar arasında
"Sinmiş bir güvercin" misali.. vahşi bir betonlaşmayla
Kuşatma altına almalarını ibretle izliyoruz..
Ellerinden gelse dört büyük Halife dahil Sahâbe-i Kirâm'ın
Mezarlarını, evlerini, neredeyse tüm izlerini silmeye çalışanları
Dehşetle, hayretle ve ibretle izliyoruz..
Ecdâdımız Osmanlı'nın Mukaddes Emanetleri
Neden torlayıp toplayıp ülkemize getirdiğini..
Topkapı Sarayı'nda niye muhafaza altına aldığını..
Şimdi daha iyi anlayabiliyoruz..
Ecdadımız, Mukaddes Emanetleri,
Bu malum zihniyet sahiplerine bırakmış olsaydı,
Kimbilir belki de bugün pek çoğunun izi bile kalmayacaktı..
Hatırlıyorum da, yakın bir geçmişte,
Suudi Krallığı, Mukaddes Emanetler karşılığında
Ülkemize gerçek anlamda bir servet teklif etmişti.. de,
Allah'tan o zamanki yetkililer,
Hangi sebeple olursa olsun bu teklifi geri çevirmişlerdi..
Ne tuhaf zihniyet değil mi?
Bir yandan Mukaddes Emanetler için servet teklif ediyorlar..
Öte yandan Gerek Peygamberimiz ve gerekse
Sahâbe-i Kirâm'ın eşsiz hatırâtını,
Ya bir hiç adına yıkıp yoketmekten..
Ya da kâr amaçlı projelere kurban etmekten geri durmuyorlar..
Gel de çık bu işin içinden..

Nasıl ki Kâb Bin Züheyr bir serveti geri çevirdiyse,
Hemen herşeyin paraya, saray'a tahvil edildiği günümüzde..
Köprülü ailesinin,
"Hırka'nın sahibi Peygamber Efendimizdir" diyerek
Bir serveti ve rahat bir yaşamı geri çevirip
Alemlerin Rahmeti Efendimiz'in sevgisine sığınmaları
Her türlü takdirin üzerindedir..

İstanbul Fatih'te, Hırka-i Şerif Camii'nde,
Arefe gününe kadar ziyarete açık olan Hırka-i Şerif'in,
Esintilerini ve kokusunu getirdiği
Âlemlerin Efendisi olan Sahibi'ne..
Hakkıyla olmasa bile lâyık olmayı diliyoruz...


GÜNÜN SÖZÜ:

Ya Rabbi, Ümmet-i Muhammedi affeyle..
Bu Hırkanın Sahibi'nin Hatırı için.. (Âmin) RT.

E-Posta: [email protected]







Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.