
HAYATIN EN ACIMASIZ OYUNLARINI BELKİ DE SİZ YAPIYORSUNUZ?
Hayatın
size oynayabileceği en acımasız oyunlardan biridir. yok sandığınız 'o' insan
vardır aslında, nefes alıyordur ama sizin, o'ndan umudunuzu kesip bambaşka
yollara sapmanızı beklemiştir karşınıza çıkmak için.
tüm planlarınızı, tüm
gerçeklerinizi, tüm verilmiş kararlarınızı alt üst etmiştir ama çok geçtir. iş
işten geçmiştir.
Yanlış tanrılarının sunağında, doğruyu kurban edersiniz;
doğru insanı, doğru olduğunu bile bile, 'o' olduğunu bile bile, ellerinizle
kazdığınız mezara gömmekten, üzerini örtmekten başka çareniz kalmamıştır çünkü.
sonsuza kadar yasını tutacağınız, boşluğunu hiç dolduramayacağınız büyük
kaybınızı, gözyaşlarıyla uğurlarsınız...
İşte zaten bütün mesele bu. Olmak/ olmamak. Taşıyamayacağın yükü
yüklenmek mi, yol yakınken dönmek mi? ̶
;Yol yakınken” dediğin an, zaten aslında
̶
;geçmiş olsun” noktasını çoktan geçtiğin andır. ̶
;Geçmiş olsun, kafayı
bulandırmışsınız.” anı̷
;
İş hayatı böyledir, doğru zamanda, doğru yerde olabilirsen, yürü ya
kulum olursun, ilk köşeyi dönersin. Ama aşk̷
; Köşeyi döndüğünde kiminle
karşılaşacağını asla bilemezsin. Orada durum karışık biraz. Bu gönül işleri hep
bir gariptir nedense? Ne doğru zaman, ne de doğru yer vardır sanki. Üstelik
doğru insan da yoktur. Ben gelirken, sen gidersin. Sen giderken, ben dönerim.
Ben döndüğümde, sen olmazsın. Sen varken, ben giderim̷
; ̶
;Ahh keşke başka bir
zamanda, mekanda ve hatta başka insanlar olarak karşılaşsaydık” gibi iç acıtan
cümleler hep vardır. Yani ̶
;iki gönül bir olursa, samanlık seyran olur” düşüncesi
biraz demode kaldı artık. Geçti o ̶
;trend”ler . Yeni trend ̶
;bilmiyorum”, ̶
;benim
commitment problemim var”, ̶
;ıssız adam” ve bu böyle uzar gider. Şimdi yazarken
sinir olmamak için burada bıraktım örnekleri. Zamane halleri, sürekli yanlış
zaman ve yanlış insan üstüne kurulu. Kimse, kimseye doğru gelmediği gibi,
doğrunun ne olduğu konusu da o kadar karmaşık ki̷
; Herkes bir şeylerin peşinde
ama kimse aslında neyin derdinde olduğunun farkında değil. Çoğunluk, daha
fazlasını isteme hastalığına yakalanmış gibi. Arıyorum ama bulamıyorum kafası,
salgın hastalık halinde. Araya sıkışmış bazı eski romantikler de olayların
akışına bakıp, şaşkınlıkla izliyorlar bu durumları. Kimse doğru zamanda ve
doğru yerde değil, kafalar karışık̷
;
Bir de zamansız aşklar var. Zamana yenik düşmeyen anlamında,
zamansız. Vakti yok, zamanı değil, anlamında zannedilmesin. Zamanın doğru bir
noktasında karşına çıkan ama süreçte, zaman kavramını aşıp, hayatın bir
parçasına yerleşen ̶
;zamansız aşk”, ̶
;tüm zamanların aşkı”, en sonunda, yanlış bir
zamanda, yanlış bir yerde, hiç beklenmedik bir anda karşına çıkabiliyor ve yine
de çok doğru görünebiliyor insana. Bir zamanın en
doğru insanı, başka bir zamanın en büyük yanlışı gibi gelebiliyor. Ama işte,
aşk olunca işin içinde, zaman ve mekan önemini yitiriyor. Hayat dediğin, böyle de garip bir şey
işte.
Bazen, herşeyin olmaması gerektiği tüm durumların toplamında, aslında
sadece olan olmuştur. Biz buna yaşamak diyoruz. Yaşarken, sonuna kadar
yaşadığının arkasında durabilecek güçte insanlar aranıyor buralarda. En zayıf
noktanı bahane olarak sana çeviren, içindeki her tek güzel şeyi yok eden, yıkım
ustaları, biraz yol verseniz de geçsek olmaz mı?
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.