Evliya Çelebi Gibi Gezmeye Devam

Evliya Çelebi Gibi Gezmeye Devam



Ramazan geliyor geliyor gelmesine de insanların sabırlarının
tartıldığı ve açlık imtihanı bir ay olacak. Hem de öyle bir imtihan dönemi ki,
kış hazırlığı ve arazide çalışma döneminin çok hızlı olduğu bir ay. Şehirde
çalışanlar biraz daha şanslı diyebilirim. Ama tarlada çalışanlar daha sıkıntılı
ve yorgun bir dönemde oruçlarını tutabilenler tutacak. Belki de böyle bir
mevsimde sevabın en yükseğini elde edecekler. Eskiden bu aylar da uçan
kuşlardan medet beklendiği bir dönem derlerdi.



       İçimde bir ukde gibi
duran ama bir türlü tamamlayamadığım Aksaray Tarihi ile ilgili bir çalışmam
var. Malumunuz daha önceleri yaptığım çalışmada çok eksiklikler vardı. Kendi
imkânlarımla ancak o günün şartlarında o çalışmayı yapabilmiştim. İşin özünü
bilmeyen birçok dost dan eleştiriler almıştım. İlimizin tamamını kapsayan bir
çalışmayı bir yıl dan fazladır devam ettiriyorum.



       194
yıllarından çıkan
mecmualar ve yazıları Osmanlıcadan okuyup tercümeler ediyorum. Bu
sadeleştirmeler tamamlandı sayılır. Tarihimizi daha geniş bir şekilde kaleme
alırken buna 4
yıl sonrasına ışık tutacak bütün yörelerimizi de eksiksiz
yazmaya çalışıyorum.



       Bundan dolayı da her
köyümüzü, kasabamızı ve ilçelerimizi tekrar gezmeye çalışıyorum. Buralardaki
günümüz ve tarihi kalıntıları resimleyip kamera kayıtlarına alıyorum. Önceki
çalışmama da bana kitabında her yerde resmini koymuşunuz diyenlerde olmuştu.
Hâlbuki benim tanınmaya ve reklama ihtiyacım olmadığını bilmeyenler işin
ciddiyeti açısından yazdığım yerleri yerinde incelediğime bir ispat olması için
bu resimler kullanılmıştı.



      Günümüz teknoloji dönemi
olması nedeni ile masa başı internet üzerinden alınma resimler olmadığı yerinde
yapılan çalışma olduğunu anlatmak için bu resimler kullanılır. Rahmetli İbrahim
Hakkı Konyalı üstadım bile o günün şartlarında yaptığı gezi resimlerini
kullanırken bizim kullanmamız gayet normaldir. Hem de her köy ve kasabanın
günümüz resimlerini renkli olarak kullanacağım.



       O günkü çalışmamı takip
eden birçok ilçedeki gurbetçilerimiz neden bizim köy yok diye sitem etmişlerdi.
Bunu da en çok Ortaköy ilçemizin gurbetçi köyleri idi. Merak etmesinler 15
gündür Ortaköy köylerini ve kasabalarını geziyorum. Her köye birkaç defa gidip
araştırmalar yapıyorum.



       Kitap yazarken en çok
zorlanan araştırmacı yazarlardır. Çünkü bu çalışmalar masa başında yapılan
araştırmalar değildir. Bundan dolayı da hem yorucu ve hem de masraflı bir
araştırmadır. Bir roman için kafanızdaki kurguyu yâda hikâyeyi oturur birkaç
gün içinde masa başında yazar tamamlarsınız. Ancak tarih ve araştırma
çalışmalarınız bazen aylar bazen yıllarınızı alır. Bende bu çalışma için 1,5
yıldır çalışıyorum herhalde bir 5 ayımı daha alacak.



        Köyleri gezerken
gittiğim yerlerde herkes hasat dönemi olması nedeni ile tarlalarda çalışıyor.
Ortaköy Hacı Mahmut uşağında traktörle giden 6
yaşlarında bir hemşerimizin
yolunu kesip biraz sohbet etmek istiyorum. Kendisine bazı sorular sordum ve
cevaplar alıyorum. Bir ara bana ; “ gazeteci ne soracaksan çabuk sor biçer
tarlaya girdi oyalanacak zamanım yok” dedi.



        Yine Ortaköy Durhasanlı
köyündeyim, üç kişi traktörle uğraşıyor. Arabayı yanlarına çektim durdum,
yanlarına inip makinemi da yanıma aldım. En yaşlınız kim biraz köyle ilgili
sohbet edeceğim dedim. Sohbete başladık adam; “ sen necisin de beni sorguya
çekiyorsun, ajanmısın nesin” dedi.



       Tekrar kendimi tanıtıp
kimliğimi gösterdikten sonra rahatlayan arkadaşla sohbete tekrar başladım.
Sohbet esnasında; “ soruların bitmedi mi bizim işimiz var gücümüz var senin
tuzun kur” dedi. Hâlbuki benimki de onların ki gibi zorlu bir işti. Ama dedim
ya başta reçberin uçan kuştan medet umduğu bir dönem diye. Adamlar öyle
çalışıyor ki, inanın bir dakikaları bile boş değil. Saçları sakalları uzamış
toz toprak içinde çalışıyorlar. Herhalde en helal işleri reçberlerimiz yapıyor.



        Kümbet köyüne geçiyorum,
köyde çocuklar, kadınlar ve yaşlılardan başka kimse yok. Yaşlılara soruyorum
çok geniş ve verimli arazileriniz var neden boş duruyor da ekmiyorsun deyince;
“ onlarla bizimkiler uğraşmaz daha rahat kazanç lazım” dedi. Meğerse gezici
sanatkârların çıkması ve düğünlerin artık salonlarda yapılması Kümbet
köylülerinin de işine sekte vurmuş. Onlarda artık şehirlerde cıncık, boncuk ve
küçük elektronik aletler satıyorlarmış.



       Efendim biz gezimize bir
hafta daha devam edip gezi notlarımız Ramazanda kaleme alıp kitabımıza dahil
edeceğiz. Biz gezmeye devam edelim zaman zaman bunları sizlerle paylaşım.



 





HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum