ÇAĞDAŞ YÜZYILIN (!) ÇAĞDAŞ VAHŞETLERİ(!)

ÇAĞDAŞ YÜZYILIN (!) ÇAĞDAŞ VAHŞETLERİ(!)



Bazı çığlıklar vardır, sonsuzluğa yayılan,yine ins soyundan gelenlerin sebep olduğu canhıraş
feryatlar!. 



Soysuzluğun abidesi şahsiyetsizliğin alamet-i
farikası!

Zalimlerin en hınzır dayanağı olan zulümleri sonucu
kainatı kaplayan çığlıklar!



Koskoca bir Kafkasya’yı zelzele yemişçesine inim inim
inleten feryatlar!



Yine ins soyundan gelenler unutur da unutmaz dağlar
taşlar.



Unutmaz bozkır gecelerinde parlayan yıldızlar!



Arından utanıp yere kapaklanır da saikalar! 



Utanmaz mazlumları katleden vicdansızlar!

Böyle bir giriş yapmak içimden gelmezdi aslında ortada
bu kadar gerçekler varken. Keşke ben de unutabilsem, unutanlar kadar. Keşke her
yıl dönümlerinde yüreğim şerha şerha yarılmasa. Keşke gözlerime kan yürümese.
Keşke̷
;Ama mümkün olabilir mi?.  Zerre miktarı vicdanı olanın unutması mümkün
mü?   



Onurlu şerefli yüce milletim hak etmediği o kadar çok
iddiaya maruz kalırken, hele de yine kendi içerisindekiler tarafından yargısız
infazlarla kederlenirken, benim en ufak bir şeyi unutmamı kimse bekleyemez
benden. Yaşadıkça ve nefes aldıkça da bıkmadan usanmadan yazacağım rabbime
yeminim olsun. Yazacağım şimdi sustu sanılan tüm feryatların aslında kıyamete
kadar nasıl susmayacağını. O çığlıklar ki, sanılmasın fezada kaybolup gider. O
feryatlar ki sanılmasın kulaklarımızı tıkadıkça varlığı hükümsüz kalır. Heyhat!
Vicdan sahipleri için ne büyük gaflet! 



 Tarihin bile anımsamaktan utandığı bir takvim . 26
Şubat günü Türk dünyası ve Azerbaycan için en acılı günlerden biri olmanın
yanısıra aynı zamanda insanlık tarihi için de kelimenin tam anlamıyla siyah bir
sayfadır. Bundan19 yıl önce, yani o takvimler 25 şubatı 26 şubata bağlayan
geceyi gösterirken, Azerbaycan’ın Hocalı kentinde sivil halka karsı Ermeniler
tarafından tam anlamıyla bir katliam yapılmıştı. Aslında katliam kelimesi çok
çok masumdur orada yaşatılanların tarifinde. 



Bugün sözde soykırım iddialarıyla Türkiye’yi suçlayan
Ermenistan’ın eski  Devlet Başkanı Robert
Koçaryan’ın direktifleri doğrultusunda Ermeniler Azerbaycan’ın Karabağ
bölgesinde 7 bin kişilik nüfusa sahip ve coğrafi konumu itibariyle bölge için
stratejik önemi olan Hocalı kentini ele geçirmek için 25 Şubat gecesi katliam
gayesiyle harekete geçmiştir. Ancak daha öncesinde Gorbaçov’un direktifleri ile
kanlı 2
Ocak 1992 de Karabağ Türklerinin elindeki bütün silahlar toplatılmış
halk savunmasız bırakılmak sureti ile uygulanacak planlı vahşetleri için
yeterli manevra düzeni sağlanmıştır. (Azerbaycan’da "Kanlı 2
Yanvar"
diye anılan, 2
Ocak 199
’de Rus işgalinde, gece yarısı Bakü’ye giren Rus
tankları 1


’in üzerinde sivili genç-yaşlı, kadın-erkek demeden
katletmişlerdir.) Buna mukabil bölgedeki işgalci Rus kuvvetleri Ermenistan’ın
ise özellikle konvansiyonel silahlarla donatılması sağlanmıştır. 



 26 Şubat tarihli o kara günde ise Hocalı’nın işgali
sonucu sivil, eli silahsız, Azerbaycan Türkleri çocuk, kadın, ihtiyar ve genç
ayrımı yapılmadan Ermeniler tarafından katledilmiştir. Resmi verilere göre, o
gece 613 kişi hunharca katledilmiş; bunlardan 83 çocuk, 1
6 bayan acımasız
yöntemlerle işkence yapılarak öldürülmüştür. Ayrıca, 487 kişi ağır yaralanmış
ve 1275 kişi ise rehin alınmış, geri kalan nüfus da bin bir zorlukla canını
kurtarmıştır. 26 çocuk tamamen ve 13
çocuk ise kısmen öksüz kalmıştır.
Ermeniler şehitleri kendilerine mahsus özel acımasızlıkları ile gözlerini
oyarak, kafataslarının derisini soyarak ve vücutlarının farklı organlarını
keserek öldürmüştür. Küçücük çocukların bile gözleri oyulmuş, hamile kadınların
karınları yırtılmış ve insanlarımız diri diri toprağa gömülmüştür. Hatta
şehitlerin bir  çoğunun cesetleri
yakılmıştır. 



Elbette daha sonraları, Hocalı`da soykırıma maruz
kalan insanların bağımsız doktorlar tarafından tıbbi kontrolleri yapılmıştır..
Bu tarafsız Tıbbi araştırmaların neticesinde bir gerçek daha ortaya çıkıyor ki,
bu sadece insanlığa karşı değil dünyaya yönelik Vandalizm olayıdır.. Çünkü söz
konusu tıbbi komisyonun muayene ettiği cesetlerin çoğunun üzerinde Ermenilerin
deneyler yaptıkları kesin delillerle sabittir. Sahi dini, dili, ırkı ne olursa
olsun, insanların cesetleri üstünde yapılan deneyleri dehşete kapılmadan
izlemek mümkün mü?. 



Dolayısı ile Kafkaslarda bir insan nesli sırf
inancından ve milli kimliğinden dolayı emperyal zalimlerce katledilirken,
katliamcılara alkış tutan ve parlamentolarında sözde soykırım yasalarını
alkışlayarak kabul eden devletlerin de zalimleri uluslararası siyaset
arenasında destekleyerek zulme ortak oldukları unutulmamalı,
unutturulmamalıdır.



Kaldı ki tarih boyunca Türk milleti hiç bir halka
zulmetmemiş, bütün halkların haklarını korumuştur . Savaşırken bile merhamet,
savaş kurallarına riayet, savunmasız masum sivillerin zarar görmemesi,
hayvanlara, bitkilere, su kaynaklarına ve tarihi eserlere zarar verilmemesine
dikkat edilmiştir.



 Bu gün elimizde bu kadar canlı kanıtlar olmasına
rağmen, hala medeni dünyanın gözünün içine baka baka, geçmişimizi karalamaya
kalkıp, üstelik hem suçlu hem güçlü mantığı ile sözde bir "ermeni
soykırımı" iddiası yapanlar size sesleniyorum:



Asil ve yüce Türk milleti tarihi boyunca
"emanet-i sıdıka" olarak bildiği ve hep koruduğu bu insanların her
dönemde vahşetine maruz kalmıştır.



Çünkü Hocalı katliamı da diğerleri gibi soykırımın
cüzi bir örneği gibi görünse de asırlar boyu tekrarlanan o bildik vahşetin
günümüze izdüşümüdür!



Vahşettir!



Kıyamettir maruz kalanlara!



Cinayettir!



 Aksini iddia
edenler varsa buyursunlar derim.



 Sevim Çakıcı (Kargülü ALMILA)..



 



 



HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.