TAVŞAN DAĞA KÜSMÜŞ

Tarihin tozlu sayfalarını açıp, araştırmak lazım. Tarihte ilk küsme olayını kim icat etti diye. Ya da trip atmayı, kim buldu. Surat asma, babamın deyimiyle dodağını sallamayı, kapris kapamayı…hiç bilmiyorum. Ama durumu annem yukarıdaki kelimelerle hep çok güzel açıklamıştır. "Tavşan dağa küsmüş dağın haberi yok"...

Ama 50 yaşlarına gelipte hala kendini sözlerle ifade edemeyip tavır yapma modunu devreye sokanlara şaşıyorum işte. Çocukça bir eylem ota mota küsmek. Derdini anlatamamanın suskun protestosu.

Bakıyorsun adam 50 yaşını aşmış, bir şeylere darlanmış da ne olduğunu sorsan o da bilmiyordur. Ama dargınlığı uzun süre anlamsızca sürdürür. Ta ki sizi uyuz edene kadar, bundan sonrası sizden çıkar bu yaşa gelip alt beyni oluşmamış bir insana yapılacak bir şey göremiyorum. Tam onda bir yumuşama başlar o zaman siz de ipler kopar; başlarım bu aşkın ıstırabına deyip, kapılarınızı o insana kapatırsınız. Çünkü hayat bu kadar boşluğu dolduracak kadar uzun değil.

Bir atasözü derki “Geçmişin kölesi olacağına; geleceğin mimarı ol.” Ama insanların kendi egolarının kölesi olmak daha çok hoşlarına gidiyor. Ne istediği belli değil, neden surat astığı belli değil, konuşup kendini ifade etmez, afra tafra ile üste çıktım sanır. Biri bana gelip “ne küstün kurban olduğum, gözümün yağını ye konuş benle sen konuşmazsan ben ne halt yerim, bu koskaoca dünyada neyim var senden başka” derse gururumun saçları okşanır okşanmasına da alışkanlık haline getirmemesi lazım “Çok naz aşık usandırır.” Demiş atalarımız.

Atalarımız durmamış oturmamış atasözü üretmiş, benim annem de bunlar dan biridir. Mesela “Tavşan dağa küsmüş dağın haberi yok” sözünü ilk ondan duydum. Annemin her duruma bir atasözü vardır. Örnek vereyim. Bir konuda uygun malzeme ile en güzel ürün çıkar demek istiyorsa; “Yağ ile Yavşan (ne demek se!!) sirkeyle tavşan.” Malzemeyi ver en iyiyi sunayım yerine “Getir varlığı, göstereyim erliği” gibi. Bu konuda da der ki; “Hayrola Hasan Emmi? Darılıp küsen emmi…”

Bu küskün durumu anlatmak için ise annem “İt küsülüm bit küsülüm” derdi. Di diyorum Allah uzun ömürler versin yaşıyor ama artık bu sözleri daha az duyuyorum kendisinden.

Evet bu küsme kontenjanını fazlasıyla harcayan bu tarz arkadaşlar, sizden başka konuyu herkese anlatır. Aslında gelip size anlatsa yani insanlar konuşa konuşa… Ama yook tüm çevre, sosyal medya (şimdi o moda) herkes duyar, sağır sultan duyar siz olaya Fransız kalırsınız.

Derken devreye sizden önce küsüp barıştığı eş dost girer, ayıp di mi yahu filan. Tövbe tövbe bu sessiz kavgadan benim haberim yok birader.

Bir yerde okumuştum; kim bir kavganın arkasından daha çok konuşuyor ona buna dert yanıyorsa asıl suç ondadır diyordu. Zaten diğer taraf incir kabuğuna bol gelen bu olayı anlatmaya utanır susar. Susmayan taraf agresifçe kızgınlıkla her tarafı haberdar eder.

Hayat kısa yahu küslükler için, uzun süreli suskunluklar için. İnsanların birkaç dostu, sürüyle arkadaşı, bir de akrabaları vardır. Herkes kendi içinde vazgeçilmezdir aslında. Ama ben beni hiç tanımadan yıllarını geçirmiş, bir kelimemle beni yargılayan ama her fırsatta laf sokan insanlardan selamı kesiyorum. Hayatımı bir o kadar sene daha anlatacak zamanım yok. Tayfun Talipoğlu ile yaptığım söyleşiden bir hafta sonra kaybettik kendisini. Oysa söyleyecek çok şeyi vardı. Bu yüzden söyleyecek sözü olanla kalan zamanımı geçireceğim. Bu bağlamda çocuklarım, ailem dışında kimse vazgeçilmez değil. Dostlarımsa beni bilir onlara kendimi her gün baştan anlatmayacağım. “Bir fincan kahvenin hatırını sayan” hayatımda olacak. Zahiri görüntülere hayatımda yer yok. Dublörlerle değil, esas kız ve oğlanlarla filme devam edeceğim.

Benim de hayatımda yapacağım revizyon bu. Halk dilinde “Bahar Temizliği.” Hayatımda yeri olana yer göstermeyeceğim kalması için kazanırsa kalır, kazanamazsa yol alır. Kaybetmekten korka korka ezildik iyice.

Aşkta ve savaşta hasmımın güçlü olmasını isterim, savaşmaya değsin diye. Yoksa ne anlamı var zaferin. Bundan sonraki hayatımı, çalışarak, sinema ve tiyatroya giderek, gezilere giderek sevdiklerimle geçireceğim. Ölmeden göreceğim çok şey var…

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.