Bir yelek hikayesi

663.jpg663.jpg-Ayyşeee  hırkanı  giy kızım bak  soğuyor  hava

-Off anne  alamam  şimdi  onu  taa içeriden .

-Yeleğimi  al  o  zaman, yine oyna . İlla  hasta olacaksınız  yaa

-Tamam  anne  ver  hadi. Giyerim

-Gökhaan oğlum  gel  artık. Yeter  top  peşinde koştuğun

-Baba  ya  biraz  daha  nolur

-Yağmur  başlayacak  hala biraz  daha  diyorsun.Üstüne  bir şey al bari

-Forma  üzerine  mont mu giyeyim baba Gol  bile  atamadık  daha

-Eşek  sıpası babaya cevap verme. Al şu yeleği ,gol atmadan da  gelme!

-Babaa

-Ne var  itoğlu  it 

-Şu kat görevlisinin kızı var ya  Tanya, ben aşık oldum ona

-Orusbu olur  onlar it herif .Sıkı giyin üşürsün demezler,hastalansan  çorba  yapmazlar. Hırkaörmezler, hem annenin tabiriyle  dantel bilmezler. Sıkı  sıkı  da  sarmazlar. Neclayı  alalım  biz  sana ri kıyım kız Yazın serin olur  kışın sıcak bu  hatunlar

-Baba  ev mi  alıyoruz  yaa

-Babaya   yaaaa  denmez  alırım  ayağımın  altına Necla  dedim işte !O kadaar…..

-Babaa  ben senin için ne  ifade  ediyorum

-Kaza   kurşunu! Ye  şu  yemeğini  ,ağzımı  açtırma benim

-Baba biz  arkadalaşlarla  kampa gidiyoruz

-Gezen tilki  yatan aslandan iyidir  oğlum

-Nasıl yani gideyim mi  gitmeyeyim mi

-Sıkı  giyin ananı  söyletme  de  nereye gidersin git  eşeğin evladı

-Oğlum bak  şu dünyada  kafayı dinleyen  tek erkek  var .Kim o ? Biliyor musun

-Yok baba yaa  .Nerden bileyim  .Kim ki o ?

-Havvadan önce  Ademdir. Havva  zillisinden sonra  o  da kafayı  dinleyememiştir.

-Aman baba  yaa  Annem  duymasın

-Anasının sıçtığı  seni  benim ceket nerde lan almışsın gene

 

-Gömleğin üzerine  alıverdim baba  yaa  Hava soğuk

-Sıkı giyin .Siktir  git ,geç kalma  bu eve

-Of tamam  babayaa

Gazeteci  ,avcı ve tilki  olmak  üzere  üç ayrı modeli   bulunan  bir giysinin sevginin,şefkatin ve yalnız  değilsin diyen bir çığlığın iç sesi olduğunu  düşündünüz mü hiç ? Rüzgar  titretircesine  eserken  omzunuzun  arkasından  bir  el  size  yaklaşarak  ‘Hadi yeleğini giy,üşürsün diye seslendi mi? Uzaklara  dalıp kırık  dökük  hikayenizi  tamire  çalışırken küçük bir çatı katında  hikayenize nereden  devam  edeceğinizi   bilmeden  ‘Önce  yeleğini giy, bak çay da var .Yine  yazarsın diyen oldu mu  size  de? Üzerinize  kat kat giyindiğiniz o çocukluk varken  bana bir şey olmaz  diye  düşündüğünüz  ne kadar  cümleniz  varsa  üşüyerek  sustunuz mu ?

Hayat  bok  dolu  çukurlar  gösterirken düşmeden  etrafından  dolandığınızda , çok üzecekler  beni  ama gözümü kırpmadan  ağlamayı öğreneceğim    dediğiniz oldu mu? Kocaman boşluklarınızı  kimse  dolduramadığında  yeleğinizi  alanla  ya  da   hiç vermeyenle  savaşıp yine ona  sarıldınız mı mesela ?

Gamzesi  çıka  çıka  gülen  çocukların arasında  pervasızca  eğlenirken  buruk bir bulut  gelip  damla  damla  sen onlardan değilsin  ama yine de üşüme  dedi mi size  de? Bu bir  yeleğin ve üşümesinden  korkulmayan  çocukların  hikayesi  iken Mürüvvet  Sim’i  tıpkı bir çiçeği koklar gibi dinlediniz mi?

Her gün  akşamüstü, günbatımı zamanı bir gariplik çökerdi  içime Mahallenin  her  anası,çocuğunuçağırır, üzerlerine  yelek giydirirlerdi. Bir  ben kalırdım yeleksiz .Üşümesinden korkulmayan , kenarda , terkedilmiş, zaten ona bişey olmaz  denilip  geçilmiş. Hiç bir  zaman olmadı yeleğim Siz  bir  yeleği kıskandınız mı  hiç  kıskanırdım  ben , özlerdim de hatta .Bir  yelek için sessizce  ağladığım günler  bilirim .Mahalle  terzisinin önünden  geçip uzun uzun baktığım çok olmuştur .Komşumuzun kızı  Ayten’e  özene özene  baktığımda  tabi.Yazın  terliyken su içme  üşütürsün  denilirdi ona,kışınAyteen yeleğini  al kızım  Mürüvvet  sende öyle  aval  aval bak işte  Hem sen zaten üşümezsin Ayten’in fingirderken üşüdüğünü bilmezdi kimse , benim  en yeleksiz  günlerimde hem de .Kendi yeleğinizi  kendiniz  giyeceğiniz  yaşa gelirsiniz  bir gün .Siz  cam çerçeve  indirmek isterken  zorla büyütürler  sizi .Sonra  biraz yün,bir parça  umut,çokça  sevgi  ile  mavi  bir  dünya  örersiniz  .İçine de  üşümesinden korkulan  çocukların  çoğalacağı bir  dünya  istiyorum yazarsınız  ve  38  yılınızı verirsiniz  belki  bir  gün Dünyayı  değiştimeye  sevmekten  başlarsınız  tıpkı Mürüvvet  Sim  gibi.

Üşümesinden korkulan  çocukların  çoğaldığı bir  dünya  diliyor hep  şeker tadında  ,bayram  tadında  kalın diyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
11 Yorum